“Elini kır, ayağını kır ve dahi gerekirse boynun kır ama gönül kırma. Gönül kıranın abdesti tutmaz, namazı olmaz!” demiş Yunus Emre...
Bugün memlekette birçok kişinin eli kırıldı, ayağı kırıldı ve hatta gönülleri de kırıldı. İnsanlar pahlıklarla uğraşırken bir de üstüne yangınlar, depremler ve ciddi kutuplaşmadan dolayı işsizlikler yaşamaya başladı.
Bugünün dayıları, bugününün gençlerine “biz geçmişte nelerle karşı karşıya geldik” deyip kuyruklardan ve sağ sol çatışmalarından bahsederken bugünün gençlerinin; krizler, pandemiler, işsizlikler, darbe girişimleri, siyasi kutuplaşmalar ve çağın gerisinde kalma durumları ile karşı karşıya kalındığını unutmakta. Bugünün yaşayanların karşılaşmadığı hiçbir şey kalmadı.
Seçime 39 gün kala sokakların nabzını tutmak için dün; belediye işçileri ve çiftçilik yapan bir grup ile Tahtakale’de buluştuk.
Alınan maaşların, üretilen ürünlerin yani alın terlerinin karşılıkları kapsamında sohbetlerde bulunduk. Ne belediyede çalışan işçiler memnun ne de çiftçilik yapanlar memnun. Memnun olmama nedenlerini birçok sebebe bağlarken yine memnun olmama nedenlerinin kaynağını da doğru tespit ettiklerini gördüm.
Buluştuğum çiftçi grubu ve belediye işçileri kendi hayatları üzerinden siyaseti, partileri ve devletin gücünü eleştirirken neler yapabilecekleri konusunda nasıl davranmaları gerektiği konusunda fikirler de ortaya koyduklarını gördüm.
Bursa ilinde işçiler mevcut şartlardan memnun olmadıklarını söylerken kendilerine seçim beyanatı olarak sunulan konularla ilgili yeterince doyurucu davranılmadığını da ortaya koyduklarını gördüm.
Bugünün işçileri ve çiftçileri mevcut hükümetten ve mevcut muhalefetten kendileri için neler yapılacağını duymak istediğini, kendi ailelerinin refah kalitesini nasıl arttıracaklarını duymak istemekteler.
Siyaseti yani seçimi yönlendirecek kesimin alt gelir grubu olduğunu unutmadan liderlerin hareket etmesi gerekmektedir. Bursa’da çalışan işçiler yaşam şartlarına bakarak diğer ülke insanları ile aralarındaki farkları görebilmekte diğer ülke insanlarının yaşam kaliteleri ile kıyaslama yapabilmektedirler. İşte o nedenle seçimin nabzını tutabilmenin yolu işçinin nabzını tutmaktan geçtiğini unutmamak gerekir.
Gıda harcaması ile giyim, konut (kira, elektrik, su, yakıt), ulaşım, eğitim, sağlık ve benzeri ihtiyaçlar için yapılması zorunlu diğer aylık harcamalarının toplam tutarı (yoksulluk sınırı) 31.241,48 TL’ye, Bekâr bir çalışanın ‘yaşama maliyeti’ ise aylık 12.469,98 TL’ye yükseldiği bugünlerde asgari ücretin net 8 bin 506 lira 80 kuruş olduğunu hatırlayarak politikalar ortaya koymak gerekir.
8 bin 506 lira 80 kuruş ile en az 3-4 kişilik ailelerin kiralık evlerde yaşadığını akıllardan çıkarmamak gerekir.
Asgari ücret ile vatandaşın kolunun kanadının, kafasını ve hatta gönüllerini kırıldığı unutulmadan siyaset yapılması gerekmektedir.
Hiç kimse kendi vatandaşını diğer başka vatandaşlardan aşağı görmemesi gerektiğini bilmeli.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kozmopolitik konumunun bakarak , yeraltı kaynaklarına bakarak, beşeri gücüne bakarak ve üretim gücüne bakarak alın teri karşılığını bu olmadığını yürekli olarak söylemek gerekir.
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı seçime giderken kendilerine vaat edilen her konuya titizlikle bakacaklarını bugünden dikkate alınması gerekir.
Vatandaşın oyunun rengi, refah seviyesinden geçtiği unutulmamalı...
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Kemal UYSAL
İşçiler ve çiftçiler...
“Elini kır, ayağını kır ve dahi gerekirse boynun kır ama gönül kırma. Gönül kıranın abdesti tutmaz, namazı olmaz!” demiş Yunus Emre...
Bugün memlekette birçok kişinin eli kırıldı, ayağı kırıldı ve hatta gönülleri de kırıldı. İnsanlar pahlıklarla uğraşırken bir de üstüne yangınlar, depremler ve ciddi kutuplaşmadan dolayı işsizlikler yaşamaya başladı.
Bugünün dayıları, bugününün gençlerine “biz geçmişte nelerle karşı karşıya geldik” deyip kuyruklardan ve sağ sol çatışmalarından bahsederken bugünün gençlerinin; krizler, pandemiler, işsizlikler, darbe girişimleri, siyasi kutuplaşmalar ve çağın gerisinde kalma durumları ile karşı karşıya kalındığını unutmakta. Bugünün yaşayanların karşılaşmadığı hiçbir şey kalmadı.
Seçime 39 gün kala sokakların nabzını tutmak için dün; belediye işçileri ve çiftçilik yapan bir grup ile Tahtakale’de buluştuk.
Alınan maaşların, üretilen ürünlerin yani alın terlerinin karşılıkları kapsamında sohbetlerde bulunduk. Ne belediyede çalışan işçiler memnun ne de çiftçilik yapanlar memnun. Memnun olmama nedenlerini birçok sebebe bağlarken yine memnun olmama nedenlerinin kaynağını da doğru tespit ettiklerini gördüm.
Buluştuğum çiftçi grubu ve belediye işçileri kendi hayatları üzerinden siyaseti, partileri ve devletin gücünü eleştirirken neler yapabilecekleri konusunda nasıl davranmaları gerektiği konusunda fikirler de ortaya koyduklarını gördüm.
Bursa ilinde işçiler mevcut şartlardan memnun olmadıklarını söylerken kendilerine seçim beyanatı olarak sunulan konularla ilgili yeterince doyurucu davranılmadığını da ortaya koyduklarını gördüm.
Bugünün işçileri ve çiftçileri mevcut hükümetten ve mevcut muhalefetten kendileri için neler yapılacağını duymak istediğini, kendi ailelerinin refah kalitesini nasıl arttıracaklarını duymak istemekteler.
Siyaseti yani seçimi yönlendirecek kesimin alt gelir grubu olduğunu unutmadan liderlerin hareket etmesi gerekmektedir. Bursa’da çalışan işçiler yaşam şartlarına bakarak diğer ülke insanları ile aralarındaki farkları görebilmekte diğer ülke insanlarının yaşam kaliteleri ile kıyaslama yapabilmektedirler. İşte o nedenle seçimin nabzını tutabilmenin yolu işçinin nabzını tutmaktan geçtiğini unutmamak gerekir.
Gıda harcaması ile giyim, konut (kira, elektrik, su, yakıt), ulaşım, eğitim, sağlık ve benzeri ihtiyaçlar için yapılması zorunlu diğer aylık harcamalarının toplam tutarı (yoksulluk sınırı) 31.241,48 TL’ye, Bekâr bir çalışanın ‘yaşama maliyeti’ ise aylık 12.469,98 TL’ye yükseldiği bugünlerde asgari ücretin net 8 bin 506 lira 80 kuruş olduğunu hatırlayarak politikalar ortaya koymak gerekir.
8 bin 506 lira 80 kuruş ile en az 3-4 kişilik ailelerin kiralık evlerde yaşadığını akıllardan çıkarmamak gerekir.
Asgari ücret ile vatandaşın kolunun kanadının, kafasını ve hatta gönüllerini kırıldığı unutulmadan siyaset yapılması gerekmektedir.
Hiç kimse kendi vatandaşını diğer başka vatandaşlardan aşağı görmemesi gerektiğini bilmeli.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kozmopolitik konumunun bakarak , yeraltı kaynaklarına bakarak, beşeri gücüne bakarak ve üretim gücüne bakarak alın teri karşılığını bu olmadığını yürekli olarak söylemek gerekir.
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı seçime giderken kendilerine vaat edilen her konuya titizlikle bakacaklarını bugünden dikkate alınması gerekir.
Vatandaşın oyunun rengi, refah seviyesinden geçtiği unutulmamalı...