Eğitim ve öğretim hayatımızın tamamı neredeyse gelecekte nasıl bir işe sahip olmak istediğimiz de doğru orantılı olarak devam etmektedir. Çocukluk ve gençlik evresinde çocuk olabilme ve genç kalabilme ile ilgili yetilerimizin bir kısmını gelecek kaygısı nedeniyle gerçekleştirmeyi bırakın tamamen unutmak zorunda kalıyoruz. Tabii beklenti gelecekte daha yaşanabilir mevcut şartlara göre daha kaliteli hayat sürdürebilme gayesidir. Ancak sonra karşılığını alamadığımız hayatla karşı karşıya kalıyoruz.
Bunu nereden görüyoruz, göç eden doktorlarda, hayatını basit kazalar nedeniyle kaybeden işçiler de, haklarını sendikal yollarla arayan işçiler de ve diğer tüm meslek gruplarında hakları ve yaşam kaliteleri ile ilgili savaş veren tüm çalışanlarda bunu net bir şekilde görüyoruz.
Son günlerde sendikal haklarını kullanan maden işçilerinin karşı karşıya kaldığı sorunları hep birlikte tepki vermeden ve niçin bu insanlar hak talep ediyor demeden izliyoruz. Hatta izlemeye de devam ediyoruz. Bu durum bize gösteriyor ki birlik olabilme becerimiz ve birbirlerimizin dertlerine ortak olma gayemizin yeterince bazı kişilerde oluşmadığını göstermektedir.
Anayasanın tüm çalışanlara vermiş olduğu hakları ne yazık ki yeterince kazanamamış birçok işçi bulunmaktadır. Bu işçilerin anayasal hakları olan kaliteli yaşam standartları ulaşmamasını birçok nedeni vardır. Bu haksız ve hukuksuz nedenlere karşı birlikte olmak ise toplumun en öncelemesi gereken haktır.
Dünya insanlarının çalışma karşılığında nasıl bir refah seviyesinde yaşadığını ve dünya insanlarının çalışma standartlarının ne olduğunu bakarak haklar daha fazla ve daha güçlü olarak istenmesi gerekmektedir. Dünya insanları diyorum çünkü biz o dünyanın bir parçası olduğumuzu ve dünya ülkeleri ile işçi haklarına yönelik anlaşmalar imzaladığımızı unutmamamız ve daima hatırlamamız gerekmektedir. İşte bu nedenle dünya insanıyız. İşte bu nedenle dünyadaki kaliteli yaşamı kıyaslamalı ve talep etmeliyiz.
Bugün ülkemizde iş kazaları nedeniyle zarar gören ve hatta ölen insanların sorumlulukları işveren ve devletin idari kadroları üzerindedir. Zarar gören ve hayatını kaybeden her işçinin işveren tarafından ve devlet tarafından desteklenmesi haklarının tam olarak verilmesi gerekmektedir.
Her işçi topluluk ve birlik birlik olabilir. Her işçi topluluk ve birliğini hak aramakla ilgili çalışmaların içine sokabilir. Her işçi verilmiş anayasal çerçevede hakları için eylemler yapar ve sert söylemlerde bulunabilir. Bu taleplerin tamamı anayasal haklarıdır.
Bu anayasal hakları çarpan birçok kişi ne yazıkki çevremizde bulunmaktadır. Bileni bilmeyeni konuştuğu koca bir ülkede yaşamaktayız. Ne yazık ki güç yozlaşmasına uğramış ya da çıkarları uğruna anlamsız sözler söyleyen güçlü insanlar olabilir. Bu insanlara karşı çıkmak yanlışlarını yüzüne vurmak haktır.
Türk halkı hakkını savunmayı bilir ve her daim hakları uğruna mücadele eden kaç. İşte bu nedenle işçilerin haklarını savunmak adına birlik ve beraberliğimizi göstermemiz gerekmektedir. Bize ne demeden mevcut şartları iyi değerlendirerek ve farklı ülkelerdeki gelişmeleri takip ederek kıyaslamalar yapmalıyız.
İşte o zaman dünya insanı olacağız.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Kemal UYSAL
İşçiyiz birlikte olmalıyız
Eğitim ve öğretim hayatımızın tamamı neredeyse gelecekte nasıl bir işe sahip olmak istediğimiz de doğru orantılı olarak devam etmektedir. Çocukluk ve gençlik evresinde çocuk olabilme ve genç kalabilme ile ilgili yetilerimizin bir kısmını gelecek kaygısı nedeniyle gerçekleştirmeyi bırakın tamamen unutmak zorunda kalıyoruz. Tabii beklenti gelecekte daha yaşanabilir mevcut şartlara göre daha kaliteli hayat sürdürebilme gayesidir. Ancak sonra karşılığını alamadığımız hayatla karşı karşıya kalıyoruz.
Bunu nereden görüyoruz, göç eden doktorlarda, hayatını basit kazalar nedeniyle kaybeden işçiler de, haklarını sendikal yollarla arayan işçiler de ve diğer tüm meslek gruplarında hakları ve yaşam kaliteleri ile ilgili savaş veren tüm çalışanlarda bunu net bir şekilde görüyoruz.
Son günlerde sendikal haklarını kullanan maden işçilerinin karşı karşıya kaldığı sorunları hep birlikte tepki vermeden ve niçin bu insanlar hak talep ediyor demeden izliyoruz. Hatta izlemeye de devam ediyoruz. Bu durum bize gösteriyor ki birlik olabilme becerimiz ve birbirlerimizin dertlerine ortak olma gayemizin yeterince bazı kişilerde oluşmadığını göstermektedir.
Anayasanın tüm çalışanlara vermiş olduğu hakları ne yazık ki yeterince kazanamamış birçok işçi bulunmaktadır. Bu işçilerin anayasal hakları olan kaliteli yaşam standartları ulaşmamasını birçok nedeni vardır. Bu haksız ve hukuksuz nedenlere karşı birlikte olmak ise toplumun en öncelemesi gereken haktır.
Dünya insanlarının çalışma karşılığında nasıl bir refah seviyesinde yaşadığını ve dünya insanlarının çalışma standartlarının ne olduğunu bakarak haklar daha fazla ve daha güçlü olarak istenmesi gerekmektedir. Dünya insanları diyorum çünkü biz o dünyanın bir parçası olduğumuzu ve dünya ülkeleri ile işçi haklarına yönelik anlaşmalar imzaladığımızı unutmamamız ve daima hatırlamamız gerekmektedir. İşte bu nedenle dünya insanıyız. İşte bu nedenle dünyadaki kaliteli yaşamı kıyaslamalı ve talep etmeliyiz.
Bugün ülkemizde iş kazaları nedeniyle zarar gören ve hatta ölen insanların sorumlulukları işveren ve devletin idari kadroları üzerindedir. Zarar gören ve hayatını kaybeden her işçinin işveren tarafından ve devlet tarafından desteklenmesi haklarının tam olarak verilmesi gerekmektedir.
Her işçi topluluk ve birlik birlik olabilir. Her işçi topluluk ve birliğini hak aramakla ilgili çalışmaların içine sokabilir. Her işçi verilmiş anayasal çerçevede hakları için eylemler yapar ve sert söylemlerde bulunabilir. Bu taleplerin tamamı anayasal haklarıdır.
Bu anayasal hakları çarpan birçok kişi ne yazıkki çevremizde bulunmaktadır. Bileni bilmeyeni konuştuğu koca bir ülkede yaşamaktayız. Ne yazık ki güç yozlaşmasına uğramış ya da çıkarları uğruna anlamsız sözler söyleyen güçlü insanlar olabilir. Bu insanlara karşı çıkmak yanlışlarını yüzüne vurmak haktır.
Türk halkı hakkını savunmayı bilir ve her daim hakları uğruna mücadele eden kaç. İşte bu nedenle işçilerin haklarını savunmak adına birlik ve beraberliğimizi göstermemiz gerekmektedir. Bize ne demeden mevcut şartları iyi değerlendirerek ve farklı ülkelerdeki gelişmeleri takip ederek kıyaslamalar yapmalıyız.
İşte o zaman dünya insanı olacağız.