“Türkiye, Dünya Ekonomik Forumu'nun 2020 Küresel Cinsiyet Eşitsizliği Endeksi'nde 153 ülke arasında 130. sırada yer aldı.”
153 ülke arasında;
Ekonomiye katılımı ve fırsat eşitliği kategorisinde 136. Sırada,
İşgücüne katılımda 135. sırada,
Eşit ücret almada 106. sırada,
Eğitim olanaklarına erişimde 13 sırada.
Sağlıkta 64. sırada,
Siyasi yaşamda temsilde 109. sırada yer almakta.
Bölgesel sıralamada ise Türkiye; Orta Doğu ve Kuzey Afrika bölgesindeki 19 ülke arasında İsrail, Birleşik Arap Emirlikleri, Kuveyt ve Tunus'un ardından 5. sırada yer almakta.
Endeks; kadınların ekonomiye katılımı, fırsat eşitliği, eğitim olanakları, sağlık ve kadınların siyasal açıdan güçlendirilmesi gibi kriterlere göre hazırlanıyor.
Bu cümleyi okuduğumda hayıflandım, üzüldüm ve bir o kadar da kadın çalışmalarının yanında daha fazla olmam gerektiğini fark ettim. Çünkü araştırmanın içeriği ise durumun ne kadar vahim olduğunu bize açıkça göstermektedir.
Türk kadını, 5 Aralık 1934 yılında seçme ve seçilmiş hakkına birçok ülkeden önce sahip olmasına rağmen bugün birçok kıstasta dünyanın gerisinde kalması akıl alır gibi değil. Bugün Türk kadını niçin bu durumda olduğunu herkes makamınca ve konumunca değerlendirmelidir.
Her ne olursa olsun her kim ne derse derse desin Türk kadının hakkını vermek gerekmektedir. O nedenle kadının yaptığı her girişimi doğrudan desteklemenin yolları geliştirilmelidir.
Geçtiğimiz hafta arkadaşım Umurbey’li kadınların girişiminden bana bahsetti. Bahsettiği gibi pandemi dönemine rağmen Umurbey Kadın Girişimi Derneği’ni ziyarete gittim. Pandemi dönemine rağmen birlikte olmanın gücüyle kendilerine, ailelerine ve çevrelerine nasıl katkılar sağladıklarını dindim.
Umurbey’li kadınlar tüm zorluklara rağmen bir araya gelebilmişler önce bireysel potansiyellerini fark etmişler daha sonrada ortak neler yapabileceklerini belirlemişler. Sayın Nesrin ÜNLÜ öncülüğünde imece usulü ile adımlar atmaya başlamışlar.
Nesrin hanım birçok faaliyetine değindi ama onları tek tek yazmayacağım. Çünkü kadının birlik kurmasıyla neler yapabileceğini ortaya koydukları birçok konuyu konuştuk. Konuştuğumuz her konu ile kadının en temelde neler yapabileceğinin altını defalarca çizdik.
“Kadın her ne olursa olsun, her durumda mücadeleyi bırakmamalıdır. Kadın gücü başkasında değil önce kendinde aramalıdır.” Bu cümlelerin çevresinde defalarca dolaşırken fark ettiğim şu ki mücadeleci kadınlar tüm güçlüklere rağmen duruşlarını bozmamaktalar.
Nesrin Hanım anlatırken kurdukları Umurbey Kadın Girişimci Derneği’nin farklıklarının ne olduğunu şu özete açıkça ifade etiler.
Kadınların girişimcilik yapmasının fırsat olduğu kanaatine hakimler, sonra fırsatın ne olduğunun biliyor ve fırsatın takibini bırakmamışlar,
Sanki geleceğini bu günden görmüş gibiler. Fikirlerini; sosyal dayanışmaya, güçlü işbirliğine, ortak akılla, sosyal faydaya ve verimli ekonomik kazanca çevirmeyi fark etmişler.
Sosyal dayanışmanın hırsıyla, iyinin daha da önünde olmak için güçlü adım atmaktalar,
Umurbey’li kadınların ortak sesi olabildikleri gibi Umurbey’in tarihine, kültürüne ve değerlerine sahip çıktıklarını güçlü sözler ile ifade etmekteler,
Kötümserlik yada olumsuzlukları pozitife çevirebildikleri gibi ortak üretme gücüne sahip olmuşlar,
Güçlü dayanışmalarıyla farklılıklara imza atabileceklerinin farkındalar,
El emeğini, ekonomik değere çevirerek hareket kabiliyetlerini geliştirmişler,
Sizde fark ettiğiniz gibi kadının gücü, kadın istediğinde ortaya çıkmaktadır. Yine fark edileceği gibi kadının olduğu her ortamın yaşama daha elverişli olmaktadır.
Umurbey’in sosya-kültürel yapısına doğrudan katkı koymaktalar. Umurbeyli kadınlar emeklerinin ve birlikte olmanın gücüyle önemli bir seyahate çıkmışlar. Kendi emekleriyle açtıkları mekâna siz değerli okurları da beklemekteler.
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Kemal UYSAL
Kadın isterse yapar…
153 ülke arasında;
Ekonomiye katılımı ve fırsat eşitliği kategorisinde 136. Sırada,
İşgücüne katılımda 135. sırada,
Eşit ücret almada 106. sırada,
Eğitim olanaklarına erişimde 13 sırada.
Sağlıkta 64. sırada,
Siyasi yaşamda temsilde 109. sırada yer almakta.
Bölgesel sıralamada ise Türkiye; Orta Doğu ve Kuzey Afrika bölgesindeki 19 ülke arasında İsrail, Birleşik Arap Emirlikleri, Kuveyt ve Tunus'un ardından 5. sırada yer almakta.
Endeks; kadınların ekonomiye katılımı, fırsat eşitliği, eğitim olanakları, sağlık ve kadınların siyasal açıdan güçlendirilmesi gibi kriterlere göre hazırlanıyor.
Bu cümleyi okuduğumda hayıflandım, üzüldüm ve bir o kadar da kadın çalışmalarının yanında daha fazla olmam gerektiğini fark ettim. Çünkü araştırmanın içeriği ise durumun ne kadar vahim olduğunu bize açıkça göstermektedir.
Türk kadını, 5 Aralık 1934 yılında seçme ve seçilmiş hakkına birçok ülkeden önce sahip olmasına rağmen bugün birçok kıstasta dünyanın gerisinde kalması akıl alır gibi değil. Bugün Türk kadını niçin bu durumda olduğunu herkes makamınca ve konumunca değerlendirmelidir.
Her ne olursa olsun her kim ne derse derse desin Türk kadının hakkını vermek gerekmektedir. O nedenle kadının yaptığı her girişimi doğrudan desteklemenin yolları geliştirilmelidir.
Geçtiğimiz hafta arkadaşım Umurbey’li kadınların girişiminden bana bahsetti. Bahsettiği gibi pandemi dönemine rağmen Umurbey Kadın Girişimi Derneği’ni ziyarete gittim. Pandemi dönemine rağmen birlikte olmanın gücüyle kendilerine, ailelerine ve çevrelerine nasıl katkılar sağladıklarını dindim.
Umurbey’li kadınlar tüm zorluklara rağmen bir araya gelebilmişler önce bireysel potansiyellerini fark etmişler daha sonrada ortak neler yapabileceklerini belirlemişler. Sayın Nesrin ÜNLÜ öncülüğünde imece usulü ile adımlar atmaya başlamışlar.
Nesrin hanım birçok faaliyetine değindi ama onları tek tek yazmayacağım. Çünkü kadının birlik kurmasıyla neler yapabileceğini ortaya koydukları birçok konuyu konuştuk. Konuştuğumuz her konu ile kadının en temelde neler yapabileceğinin altını defalarca çizdik.
“Kadın her ne olursa olsun, her durumda mücadeleyi bırakmamalıdır. Kadın gücü başkasında değil önce kendinde aramalıdır.” Bu cümlelerin çevresinde defalarca dolaşırken fark ettiğim şu ki mücadeleci kadınlar tüm güçlüklere rağmen duruşlarını bozmamaktalar.
Nesrin Hanım anlatırken kurdukları Umurbey Kadın Girişimci Derneği’nin farklıklarının ne olduğunu şu özete açıkça ifade etiler.
Kadınların girişimcilik yapmasının fırsat olduğu kanaatine hakimler, sonra fırsatın ne olduğunun biliyor ve fırsatın takibini bırakmamışlar,
Sanki geleceğini bu günden görmüş gibiler. Fikirlerini; sosyal dayanışmaya, güçlü işbirliğine, ortak akılla, sosyal faydaya ve verimli ekonomik kazanca çevirmeyi fark etmişler.
Sosyal dayanışmanın hırsıyla, iyinin daha da önünde olmak için güçlü adım atmaktalar,
Umurbey’li kadınların ortak sesi olabildikleri gibi Umurbey’in tarihine, kültürüne ve değerlerine sahip çıktıklarını güçlü sözler ile ifade etmekteler,
Kötümserlik yada olumsuzlukları pozitife çevirebildikleri gibi ortak üretme gücüne sahip olmuşlar,
Güçlü dayanışmalarıyla farklılıklara imza atabileceklerinin farkındalar,
El emeğini, ekonomik değere çevirerek hareket kabiliyetlerini geliştirmişler,
Sizde fark ettiğiniz gibi kadının gücü, kadın istediğinde ortaya çıkmaktadır. Yine fark edileceği gibi kadının olduğu her ortamın yaşama daha elverişli olmaktadır.
Umurbey’in sosya-kültürel yapısına doğrudan katkı koymaktalar. Umurbeyli kadınlar emeklerinin ve birlikte olmanın gücüyle önemli bir seyahate çıkmışlar. Kendi emekleriyle açtıkları mekâna siz değerli okurları da beklemekteler.