Hava Durumu

Koltuklar Yaşlanıyor, Halk Yorgun

Yazının Giriş Tarihi: 01.07.2025 12:35
Yazının Güncellenme Tarihi: 01.07.2025 12:35

Koltuklar eskidikçe halkın umudu da yıpranıyor. Aynı yüzler, aynı sözler, aynı kısır çekişmeler… Siyaset, halktan kopmuş bir çemberin içinde dönüp duruyor. Türkiye genç bir nüfusa sahip ama siyasetin dili, görüntüsü ve refleksleri yaşlanmış durumda. Bu halk yorgun, çünkü yıllardır değişmeyen yüzlerle, değişmeyen sonuçlara mahkûm edilmiş durumda. Üstelik değişmeyen bu düzen, değişen dünyanın çok gerisinde kalıyor. Dünya yenilenirken, biz yerimizde sayıyoruz. Oysa siyaset, zamanı yakalayan değil; zamanın ilerisini düşünenlerin işidir.

Bugün Türkiye'nin en temel sorunu ekonomidir. Geçim derdi büyürken, ücretler eriyor, umutlar tükeniyor. Bir tıp öğrencisi mezun olup İsviçre’ye gidip kurye olduğunu gururla paylaşıyorsa, bu sadece kişisel bir karar değil, sistemin gençlere sunduğu yolun ne kadar daraldığının göstergesidir. Çiftçi borçlu, işçi yorgun, esnaf tükenmiş durumda. Yatırımlar sadece rakamlarla anlatılıyor, sofraya, cebe, umutlara ulaşan bir sonuç göremiyoruz. Çünkü siyaset, halkın gündeminden değil, kendi iç gündeminden besleniyor.

Oysa Türkiye’nin tarihinde, halka dokunan bir siyaset geleneği de var. Mustafa Kemal Atatürk, devleti halkla birlikte kurdu. Devleti bir zümrenin değil, milletin iradesiyle şekillendirdi. "Köylü milletin efendisidir" diyerek üreticiyi onurlandırdı. Eğitimi, sağlığı, tarımı ve sanayiyi eş zamanlı kalkındırdı. Onun devlet anlayışında koltuklar birer amaç değil, halka hizmet için araçtı. Bugün yeniden o hizmet anlayışına, o vicdana, o sorumluluğa ihtiyacımız var.

Tarih gösteriyor: Toplumu dışlayan siyaset uzun vadede çöküşü hazırlar. Roma senatosu halkın taleplerini görmezden geldikçe çürüdü. Osmanlı, merkezi otoriteyi saraya hapsedip halkın sesini duymadığında çözülmeye başladı. Bugün dünya ülkeleri, şeffaflıkla, liyakatle ve katılımcılıkla ayakta kalıyor. Siyaset kendini halkın üzerinde değil, halkın içinde konumlandırdığında değer kazanıyor. Çünkü asıl güç, toplumun güvenini kazanmaktır.

Dünyanın siyaseti değişiyor. Avrupa genç liderlerle yeni sayfalar açıyor. Fransa’da Macron, göreve geldiğinde 39 yaşındaydı. Finlandiya’da Sanna Marin, 34 yaşında başbakan oldu. Yeni Zelanda’nın Jacinda Ardern’i 37 yaşında ülkesine liderlik etti. ABD Kongresi’nde 40 yaş altı onlarca vekil görev yapıyor. Bu isimler yalnızca genç değil; aynı zamanda dinamik, vizyoner ve toplumla bütünleşmiş kişiler. Peki Türkiye? Aynı koltuklarda aynı isimler… Yıllardır değişmeyen bir siyaset sahnesi… Genç fikirler kenarda bekliyor, eski yapılar kendini yeniden üretmeye devam ediyor.

Bugün vatandaş, adalet, huzur, istikrar ve onurlu yaşam istiyor. Geçim savaşı içinde kıvranırken, ekranlarda kimin kime ne dediğini değil, evine nasıl ekmek götüreceğini düşünüyor. Her gün artan fiyatlar karşısında sessiz kalmak, bu düzenin normalleşmesine neden olur. Oysa vatandaş sorgulamalı: “Bu sistem bana ne kazandırdı? Oy verdim, peki karşılığında ne aldım?” Bu sorular, birer hesap değil, birer bilinç uyanışıdır.

Devletin kaynakları belli grupların değil, toplumun tamamının hizmetine sunulmalıdır. Kamu hizmetleri erişilebilir, adil ve şeffaf olmalıdır. Bürokrasi bir yük değil, bir kolaylık haline getirilmelidir. Yasalar kâğıt üstünde değil, hayatın içinde çalışmalıdır. Siyasetçi; halkın tercümanı olmalı, onun derdini duyup çözüm üretmelidir. Rakip siyasetçi değil; yoksulluk, eğitimsizlik, umutsuzluktur. Bu bilinçle yol alındığında, gerçek temsil gerçekleşir.

Bugün Türkiye’nin ihtiyacı olan şey yalnızca ekonomik reformlar değil, bir zihniyet değişimidir. Koltuklardan değil, halktan güç alan bir siyaset anlayışı gereklidir. Siyaset, geçmişe takılıp kalanların değil, geleceğe yürüyenlerin işi olmalıdır. Kendi çıkarı için değil, toplumun çıkarı için ter dökenlere ihtiyaç vardır. Halk susarsa siyaset körleşir, siyaset körleşirse toplum yolunu kaybeder.

Ve unutulmamalıdır: Bu millet hizmet edenleri baş tacı eder, edenle yetinmeyeni ise değiştirir. Demokrasi yalnızca sandık değil; her gün, her an vatandaşın taleplerinin takip edilmesidir. O yüzden artık ses yükselmeli, talep dile getirilmeli, gelecek birlikte şekillendirilmelidir.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar (0)
Yükleniyor..
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.