İçi de dışı da yakan günlerin tam ortasındayız. Elimizi, kolumuzu, bakışımızı, ayağımızı ve hatta sözümüzü nereye uzatırsak yanacağımız günler içindeyiz.
Neredeyse topyekün her konuda mücadele vermenin eşiğinin üstündeyiz. Her tarafımız Ateş çemberinde ve her tarafımızda grip, anlamsız sorunların büyüdüğü görülmekte.
Dibe ya çaktık, ya da dibe çakmak üzereyiz. İşte tam bu nokta bizi ya uzun süre yokluk ve sıkıntılar içinde yaşamımıza neden olacak ya da aklımızı başımıza toplayıp tüm gücümüzle birlikte güçlenerek çıkmamıza neden olacaktır.
Türk milleti böyle durumlarda geçmişte birçok örneği olduğu gibi en dipten güçlenerek çıkmayı becerebilen ender milletler arasındadır. Bunun yolu ise tam bağımsızlık çerçevesinde her konuda ama her konuda çağdaş üretim yapabilmekten geçmektedir.
Ahlakıyla, dini yaşantısıyla, toplumsal hayatı guçlendirmesiyle, demokrasiyi içleştirmesiyle, adaletin gücü ne tam inanmasıyla ve liyakat kavramını hayatın her noktasında uygulamasıyla ve bilimsel yaklaşımların önemini kavramasıyla mümkün olacaktır.
Bugün yürütülen yanlış politikaların tamamına karşıt duruş sergilerken stratejik ilerleyici politikalara tam destek vermekle mümkün olacaktır.
Ülkemizin dışında ve içinde olan negatif ve anlamsız her duruşa birlikte ve ortak karar alınarak tutumlar sergilenmek zorunda olmalıdır.
Bugün ülkemiz dışında savaşların devam ettiği ülkelerin içinde bulunduğu her durum bizi doğrudan ilgilendirdiği için mevcut durumları ülkenin her kesmenin yer aldığı politik duruşla ve mücadeleci taraf ile harekete gecerek reaksiyonlar göstermek gerekmektedir.
Ülkemizin içinde gelişen her her durumun vatandaşın 0 neyine olacak şekilde düşünülmesi gerekmektedir. Hatta geliri düşük vatandaşların pozitif ayrımcılık yaparak güçlendirilmesi çalışmaları doğrudan zorunlu yapılmalıdır.
Ülke içinde her zamankinden daha fazla güçlü olunması gerekilen zamanın içinde olduğumuzu tamamen anlamamız gereken zaman diliminde olduğumuzu akıllardan çıkartmamak gerekir. Siyasetçinin davranışlarını bir kenara bırakarak siyasetin tamamen vatandaş lehine yapılması gerektiği hatırlanarak siyasetçilerin savunmak yerine duruş sergilemek gerektiğini bugün vatandaş hatırlamalıdır.
Alt gelir grupları alın terlerinin karşılığını tamamını almak adına hukuki tüm yollara başvurarak mücadele etmek zorundadır. Güçlü olmak, yani toplumsal gücü yakalayarak hareket etmek gerektiği bugünlerde anlaşılmalıdır. Güçlü olunulmadığında etrafımızda cereyan eden savaşlardan ders çıkartılmalıdır.
İşte o nedenle Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin her ferti demokrasiye bağlı, hukuktan güç alan, ekonomik gücü büyük tam bağımsız ve vatanına bağlı bireyler olmak zorundadır.
Tüm mücadeleyi bu anlamda vermek gerekmektedir. Toplumun her katmanı kendisinden bir önceki katmanı geliştirebilmek için mücadele etmek zorundadır.
Mücadele etmenin vatandaşlık görevi olduğu ilan edilmelidir. Böylelikle mücadele toplumun her kesiminin görevi olma zorunluluğuna dönüşmelidir. Etrafımızda cereyan eden savaşların etkisi güçlü olmayan bireylerin üzerinde olduğu anlaşılmalıdır. Tabii dolayısıyla o toplumun tamamını etkileyecek zararların ortaya çıkmasına neden olacaktır. İşte o nedenle toplumsal iyileşmek için toplumun herkes mi mücadele etmek zorundadır.
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Kemal UYSAL
Mücadele etmek
İçi de dışı da yakan günlerin tam ortasındayız. Elimizi, kolumuzu, bakışımızı, ayağımızı ve hatta sözümüzü nereye uzatırsak yanacağımız günler içindeyiz.
Neredeyse topyekün her konuda mücadele vermenin eşiğinin üstündeyiz. Her tarafımız Ateş çemberinde ve her tarafımızda grip, anlamsız sorunların büyüdüğü görülmekte.
Dibe ya çaktık, ya da dibe çakmak üzereyiz. İşte tam bu nokta bizi ya uzun süre yokluk ve sıkıntılar içinde yaşamımıza neden olacak ya da aklımızı başımıza toplayıp tüm gücümüzle birlikte güçlenerek çıkmamıza neden olacaktır.
Türk milleti böyle durumlarda geçmişte birçok örneği olduğu gibi en dipten güçlenerek çıkmayı becerebilen ender milletler arasındadır. Bunun yolu ise tam bağımsızlık çerçevesinde her konuda ama her konuda çağdaş üretim yapabilmekten geçmektedir.
Ahlakıyla, dini yaşantısıyla, toplumsal hayatı guçlendirmesiyle, demokrasiyi içleştirmesiyle, adaletin gücü ne tam inanmasıyla ve liyakat kavramını hayatın her noktasında uygulamasıyla ve bilimsel yaklaşımların önemini kavramasıyla mümkün olacaktır.
Bugün yürütülen yanlış politikaların tamamına karşıt duruş sergilerken stratejik ilerleyici politikalara tam destek vermekle mümkün olacaktır.
Ülkemizin dışında ve içinde olan negatif ve anlamsız her duruşa birlikte ve ortak karar alınarak tutumlar sergilenmek zorunda olmalıdır.
Bugün ülkemiz dışında savaşların devam ettiği ülkelerin içinde bulunduğu her durum bizi doğrudan ilgilendirdiği için mevcut durumları ülkenin her kesmenin yer aldığı politik duruşla ve mücadeleci taraf ile harekete gecerek reaksiyonlar göstermek gerekmektedir.
Ülkemizin içinde gelişen her her durumun vatandaşın 0 neyine olacak şekilde düşünülmesi gerekmektedir. Hatta geliri düşük vatandaşların pozitif ayrımcılık yaparak güçlendirilmesi çalışmaları doğrudan zorunlu yapılmalıdır.
Ülke içinde her zamankinden daha fazla güçlü olunması gerekilen zamanın içinde olduğumuzu tamamen anlamamız gereken zaman diliminde olduğumuzu akıllardan çıkartmamak gerekir. Siyasetçinin davranışlarını bir kenara bırakarak siyasetin tamamen vatandaş lehine yapılması gerektiği hatırlanarak siyasetçilerin savunmak yerine duruş sergilemek gerektiğini bugün vatandaş hatırlamalıdır.
Alt gelir grupları alın terlerinin karşılığını tamamını almak adına hukuki tüm yollara başvurarak mücadele etmek zorundadır. Güçlü olmak, yani toplumsal gücü yakalayarak hareket etmek gerektiği bugünlerde anlaşılmalıdır. Güçlü olunulmadığında etrafımızda cereyan eden savaşlardan ders çıkartılmalıdır.
İşte o nedenle Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin her ferti demokrasiye bağlı, hukuktan güç alan, ekonomik gücü büyük tam bağımsız ve vatanına bağlı bireyler olmak zorundadır.
Tüm mücadeleyi bu anlamda vermek gerekmektedir. Toplumun her katmanı kendisinden bir önceki katmanı geliştirebilmek için mücadele etmek zorundadır.
Mücadele etmenin vatandaşlık görevi olduğu ilan edilmelidir. Böylelikle mücadele toplumun her kesiminin görevi olma zorunluluğuna dönüşmelidir. Etrafımızda cereyan eden savaşların etkisi güçlü olmayan bireylerin üzerinde olduğu anlaşılmalıdır. Tabii dolayısıyla o toplumun tamamını etkileyecek zararların ortaya çıkmasına neden olacaktır. İşte o nedenle toplumsal iyileşmek için toplumun herkes mi mücadele etmek zorundadır.