Hava Durumu

Vicdanı Olmayan Karar Vermesin

Yazının Giriş Tarihi: 14.04.2025 10:07
Yazının Güncellenme Tarihi: 14.04.2025 10:08

Devlet dediğin, sadece bayrakla, bina ile var olmaz. Devlet, halkın yüreğine dokunabildiği sürece güçlüdür. Gerçek devlet, pazarda çocuğuna meyve alamayıp gözleri dolan annenin omzuna görünmeden elini koyabilendir. Bir karar alırken yalnızca yasa maddelerine değil, insanların yüzüne, çaresizliğine, gecenin karanlığında başını yastığa koyamayan binlerce insanın gözyaşına da bakabilendir. Ama bugün o koltuklarda oturanlardan kaçı gerçekten o insanların yerine kendini koyabiliyor? Kaçı, aldığı kararların arkasında kaç kalbin kırıldığını fark ediyor?
Eğer bir yöneticinin yaşamı hiç asgari ücretin son gününü beklemek zorunda kalmamışsa, gecenin bir yarısı çocuğunun ateşiyle uyanıp cebine bakamamışsa, dolmuş parasını hesaplamamışsa, evet o kişi karar vermemelidir. Çünkü halkın yükünü hafifletmesi gereken biri, o yükün ağırlığını hiç sırtında hissetmediyse, neyi nasıl taşıyacağını da bilemez. Ve bilmeyen, bile bile adaletsizlik yapar.
Bir devlet görevlisi, halkın vergisiyle maaş alıyorsa o maaş sadece bir gelir değil, bir yemin gibidir. Her kuruşunun ardında bir emek vardır; sabahın köründe ayakları donarak işe giden işçinin, okul yolunda aç kalan çocuğun, pazarda çürük sebze seçen yaşlının alın teri vardır. Bu yemin bozulduğunda, sadece güven değil; umut da kırılır.
İnsanlar artık yalnızca hak ettiklerini istiyor: Onurlu bir yaşam. Kimseden sadaka, lütuf beklemiyor bu halk. Hakkını istiyor. Eğitimde, sağlıkta, barınmada, ulaşımda, adalette eşitlik talep ediyor. Ama karşısında sadece konuşanları değil, dinleyenleri görmek istiyor. O koltuklarda oturanların gözlerinde kibir değil, anlayış arıyor.
Gençler, umutlarını bavullara doldurup başka ülkelere gitmeye çalışırken kimse “gelecek bizde” diyemez. Çünkü bu gençler sadece hayal kurmayı değil, aynı zamanda hayal kurmaktan vazgeçmeyi de öğrendi. Ve bu kadar ağır bir öğrenmeyi onlara reva görenler, kendilerini hiç sorgulamadılar.
Eğer bir yönetici hiç gecikmiş bir fatura için utanmamışsa, ailesine bakmak zorunda olduğu için okulu bırakmak zorunda kalmamışsa, kuru ekmekle geçirdiği bir akşamı hatırlamıyorsa; aldığı her karar, eksiktir. Eksik çünkü ruhu yoktur. Ve ruhsuz bir karar, bir toplumun belini büker.
Bu yüzden artık susmamalıyız. O koltuklara sadece diploma değil, vicdan da lazım. Sadece proje değil, empati de lazım. Hayatın içinden geçmemiş bir yöneticinin, halkın yarasına merhem olamayacağını yüksek sesle söylemeliyiz. Çünkü bu halk, sadece seçim zamanı hatırlanmayı değil, her zaman hissedilmeyi hak ediyor.
Vicdanı olmayan karar vermesin. Gözünü halktan kaçıran, sesi yoksulun sesine karışmayan biri bu ülkenin rotasını çizemez. Kalbinde adalet olmayanın ağzından çıkan her cümle, sadece kâğıtta bir karardır ama gerçekte bir ömrü karartır. Bu topraklarda hâlâ çocuğunun yüzüne bakarken içine ağlayan anneler, umudu cebine sığdırıp göç yollarına düşen gençler, bir tas çorbayla günü kapatan yaşlılar yaşıyor. Onların her biri, bu sistemin aynasıdır. O aynaya bakmaya cesareti olmayanlar, halkın karşısına da geçmemelidir. Çünkü devlet dediğin, sadece yasa değil, aynı zamanda yürek işidir. O yürekte adalet yoksa, hiçbir makam kutsal değildir. Koltuk, halkın vicdanıyla taşınır. Ve eğer o vicdanı çiğnersen, en yüksek mevki bile seni bir gün en derin yalnızlığa gömer. Bu yüzden artık bu ülkeyi yönetecek olanlar, kürsüye çıkmadan önce pazara inmeli, protokole girmeden önce halkın arasına karışmalıdır. Çünkü gerçek güç, halkın duasında saklıdır; o dua yoksa, hiçbir yönetim meşru değildir.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar (0)
Yükleniyor..
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.