Ülkenin içinde bulunduğu ekonomik kriz nedeniyle çeşitli tasarruf modelleri uygulanmakta. Bu modeller uygulanırken gözden kaçırılan büyük bir olay gerçekleşmekte. O da kalifiyeli insanların ülkeyi terk etmeye başladıkları.

Hemen hemen her sektörde yer alan  kadifiyeli personel arayışı sınırların ötesinden duyulacak kadar yankı yaratmıştır. Ülkemizdeki kadifeliği personel, daha güçlü ülkelere göç etmekte. Buna karşılık ülkemizin kalitesi standartlarının altında olan bazı ülkelerden o ülkelerin vatandaşlarını ülkemize getirerek personel ihtiyacını gidermeye çalışıldığı görülmekte.

Ülkenin kültürünü bilmeyen birçok yabancı uyruklu daha düşük kalifiyeli insanlar ile çeşitli sektörler bugün ayakta durmaya çalışıyor.

Ekonomiyi sadece sayılar olarak gören yöneticiler yarın yanıldıklarını çok ciddi şekilde fark edeceklerdir.

Ülke ekonomisini iyileştirirken sadece sayılara dayalı yaklaşım ile olmayacağı fark edilmelidir. Açıklanan büyüme rakamları bile tüketim üzerinden olduğu açıkça anlaşılmalıdır.

Eğer ekonominin iyileşmesi isteniyorsa sosyolojik, kültürel, hukuksal, bilimsel, stratejik, çağdaş ve demokratik alanlarda beşeri güce nasıl değerler katıldığına bakılarak iyileşme adımları atılmalıdır.

Sadece sayılara bakarak ve ya devleti şirket gibi yönetmenin hiçbir şekilde iyileştirme getirmeyeceği görmek gerekir.

 Bugün beşeri güç fırsatını bulduğu an ülkeyi terk etmek adına elinden gelen tüm çabayı sarf ediyor. Bugünün yöneticileri bu sorunu görmeli. Bu sorunu çözebilmek adına yani kaliteli beşeri gücü yurtta tutabilmek için var gücü ile hareket etmelidir.

Beşeri gücün refah seviyesi ve alım gücü iyi olursa ekonomik büyüme e kesinlikle gerçekleşmiş olur ve krizden çıkmış oluruz.

Bugün sokağa çıkın ve “5.7 oranda Türkiye büyüdü” deyin. Göreceksiniz ki toplumun büyük bir kısmından “kim büyüdü, nasıl büyüdü, niye bana yansımadı, Türkiye büyürken ben niye küçüldüm” sorularını arka arkaya alacaksınız. Ülkenin yöneticileri bu sorulara detaylı cevaplar vermesi gerekmektedir. Cevap verilmediği zaman, göçlerin artmasına ve kalifiyesiz işlerin ortaya çıkmasına neden olmaktadır.

Türkiye'yi büyütmek istiyorsanız ve ekonomiyi iyileştirmeye karar verilmişse yapılması gereken ilk adım ülkenin dinamik gücü olan çalışanların alım gücünü ve yaşam kalitesini iyileştirmek olmalıdır. İyileştirme yapabilmek için de ülkenin normalleşmesi gerekmektedir. Normalleşme için ise siyasi erklerin alışkanlıklarını değiştirip ve anayasaya uygun hal ve tavırlar içinde olması gerekmektedir.

Eğer ülkenin yaşam standartlarının iyileştirilmesi istenmiyor ise, tasarruftan kaçınılmalı, hırsızlıklara göz yumulmalı, hukuksuzluklara ses çıkarılmalı, adaleti gölge düşürülmeli yani usulsüz olan her duruma kapı açılmalı. Eğer iyileşme istemiyorsak, iyileşme için adım atmak yerine sadece günü kurtarmak adına söz söylemek ve söylediğimiz sözle kalmak yeterli olacaktır.

Ama artık her birey kaliteli yaşam için harekete geçti. Her birey toplumsal iyileşmek adına elinden geleni yapmak için hukuka sığındı. Zaten doğrusu da bu...