Hava Durumu

Kaybedenler Kulübü Yolda

Yazının Giriş Tarihi: 07.04.2018 12:14
Yazının Güncellenme Tarihi: 07.04.2018 12:14
 Herkes hayatta bir şeyler kazanmak ister, maddi ya da manevi…  Genelde herkesin amacı kazanmaktır. Kazanmanın da çeşitleri var tabii; temiz kazanmak ya da her türlü kazanmak gibi gibi… En önemlisi kazanmak için kaybetmeyi bilmek gerekir.                                                                                                                                          KFC'in hikayesini bilirsiniz. Albay en az 1000 küsur tavukçu açmış kaybetmekten korkmadan yılmadan devam etmiş, şimdi tüm dünyaya hakim bir restaurant zinciri var. Manevi kazanımlar da çok önemli hayatta ama gene kaybetmeyi bilmek gerekir.                                                                                                                       Geçenlerde vizyona giren “Kaybedenler Kulübü Yolda”  filmine seyretmeye iki sinemacı arkadaşımla gittim. Sonra yönetmen arkadaşım Levent Demirci ile filmi yorumladık.                                                                                                             Yönetmen Tolga Örnek’in 2010 yılında yaptığı fenomen filmi “Kaybedenler Kulübü”, aradan geçen sekiz yılın ardından bu kez küçük bir bayrak değişimiyle  Mehmet Ada Öztekin'in senaryosu ve yönetmenliğini yaptığı mükemmel bir devam filmi olarak “Kaybedenler Kulübü Yolda” ismiyle bu hafta vizyona girdi.

   İlk filmin bende bıraktığı ters etkiye rağmen biraz çekinerek gittiğim bu devam filminde kelimenin tam anlamıyla ters köşeye yattım. Başarılı görüntü yönetimi, renk tonu seçimi, oyunculuk performansları ile son yılların tartışmasız en kaliteli yerli filmlerinden birini izledik.

 Aslında hikaye belli, ilk filmin tamamen devamı; bu kez kahramanlarımız Kaan (Nejat İŞLER) ve Mete (Yiğit ÖZŞENER) yaz tatillerini geçirmek için gittikleri ege ve Akdeniz turunun ardından İstanbul'a dönüş yolunda yaşadıklarını anlatıyor. Bu dönüş yolunda kendilerine aynı zamanda Kaan a deli gibi aşık olan Sevda (Hande DOĞANDEMİR)da dahil olunca işte bu yol hikayesi ilginç bir maceraya dönüşüyor. Aşk söz konusu olunca gerisi teferruat oluyor, hayatı içki içip önüne gelen kadınlarla beraber olmaktan ibaret olan Kaan bu kez sert kayaya çarpıyor, aşk kendini iyice hissettirdiğinde de maalesef bazı şeylerin de geri dönüşü olmuyor. Her ne kadar serkeş bir hayat sürse de aşk en masum anında vuruyor kahramanımızı. Filmden çıktığımda hiç alkol kullanmamış biri olarak iki bira yapıp aşık olduğum kadınların yanına gitme isteği geliyor içimden. Film tam anlamıyla böyle bir tat bırakıyor izleyende ve bu nüansı çok başarılı olarak hissettiriyor.                                                                                       Tamamıyla kronolojik bir yol tribi olduğu için radyodaki günler flashbacklerle anlatılmaya çalışılmış. Eş zamanlı olarak da radyoda ilk filmdeki gibi Alper (Sarp Akkaya) ve Murat (Rıza KOCAOĞLU) kardeşlerin atışmaları verilmiş ama maalesef bunlar hikayeye doğrudan hizmet etmediği için çok da yerine oturmamış. Erotizm dozu bir hayli yüksek ama tamamen hikayeye hizmet ettiği için hiç rahatsız etmiyor.                                                                                                                                                                               Sedat YÜCEL'in kamera kullanımı, seçtiği planlar  ve bazı sahnelerdeki hareketli kadraj tercihi gözümüzü yormuyor. Soundtrack, ilk filmden bir tık daha düşük olsa da Nur YOLDAŞ ın sesinden "Mihrimah" adlı şarkıyı ı dinlemek uzun zaman sonra hayli keyifli oldu, tadı adeta damağımda kaldı, hele hele benim gibi hazin hikayesini bilenler için tam bir nostalji oldu.                                                                   Filmin eksik olan dramatik yapısını da Kaan'ın radyo günlerinde anlattığı ve aynı zamanda kendi dedesi olan Mustafa Musa'nın hikayesi tamamlıyor ve bizi muhteşem bir finale taşıyor; eğer bu ayrıntı kullanılmasaydı filmin finali donuk kalabilirdi.  

 Netice itibariyle film bütünüyle çok kaliteli bir iş olmuş. Şöyle ki filmi birlikte izlediğim arkadaşım ben böyle kaliteli Türk filmi çekildiğini bilmiyordum diyerek dert yandı bana.

Türk sinemasında, kaliteli filmlerin çekilmesi için gişede destek vermemiz gerekir.

İyi Seyirler…

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar (0)
Yükleniyor..
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.